- içine etmek
- v. screw up [sl.], fuck up [sl.], fuck [sl.]
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
içine etmek (veya sıçmak) — kaba (bir şeyin) bozup berbat etmek, içine etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
içine sinmek — 1) isteğince olduğu için huzur ve mutluluk duymak Uykusundan esneye gerine çıkar, içine sinmiş rüyalardan hafif hafif sıyrılırdı. A. Ş. Hisar 2) içi rahat etmek Düğünümde bulunmazsan gelinliğim içime sinmeyecek, diyor. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
içine tükürmek — bir şeyi bozup berbat etmek Ne zaman ki sen ve senin gibiler ilk dönüme pey sürdünüz, bizler de dalaverenin içine tükürdük. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
dâhil etmek — içine almak, katmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ihtiva etmek — içine almak, içinde bulundurmak, içermek, kapsamak Temel hak ve hürriyetler kişinin ... ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
istiap etmek — içine almak, sığdırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
abandone etmek — 1) (birini) dövüşemeyecek duruma getirmek 2) mec. (birini) bunaltmak, sıkıntı içine sokmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ithal etmek — 1) içine almak 2) bir ülkeye başka ülkelerden mal getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şırınga etmek — gaz veya sıvı bir maddeyi gözenekli başka bir maddenin içine şırınga ile doldurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
nüfuz etmek — 1) bir şeyin içine işlemek, geçmek Tatlı bir duman, bütün varlığını sararak en derin yerlerine kadar nüfuz ediyordu. P. Safa 2) inceliğine varmak, anlamak 3) etkili olmak Ecnebiler ona değil, o ecnebilere nüfuz ediyordu. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
su etmek — den. bir geminin içine herhangi bir yerinden su girmek veya su sızmak … Çağatay Osmanlı Sözlük